EŞSİZ MANZARA SAHİP TARİHİ KİLİSE TAMAMIYLA ENKAZA DÖNMEDEN KURTARILMAYI BEKLİYOR!
Dört bir tarafı tarih dolu olan Van ’da tarihi yapıların bir kısmı onarılıp kente kazandırılırken sayısız yapı hala sahipsiz olarak bekliyor. Sadece birkaç yapısı ile öne çıkan Van ’da geçmişten bu yana birçok medeniyetin eseri ya yıkılmak üzere ya da toprak altında beklerken bu yapılardan birisi eşsiz mansarası ile St. Thomas Kilesesi olarak öne çıkıyor. Gevaş ilçesinde Altınsaç köyünde bulanan St. Thomas (Altınsaç) Kilisesi de kentteki diğer kiliseler gibi tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Van Gölü’ne 400 metre yükseklikte bulunan kilise aradan geçen yüz yıllara inat görkeminden bir şey yitirmeden gölü seyretmeye devam ederken Akdamar Kilesesi gibi onarılmak için gün sayıyor. 11’inci yüzyılda St. Thomas’ın kutsal eşyalarının korunması amacıyla başrahip Kirakos tarafından yaptırılan kilise, 16’ncı yüzyılın sonlarında ise yeniden restore edilerek manastır olarak kullanılmaya başlandı. Kilise 17’nci yüzyılın ortalarında tamamen yağmalandı. Son yüzyılda da tüm duvarları yıkılan ve define avcıları tarafından derin çukurların kazıldığı kilise, şimdi de hayvanların barınağı olarak kullanılıyor.
YIKILDI YIKILACAK…
Altınsaç Kilisesi‘nin tarihi 11’inci yüz yıla dayanıyor. İsa’nın havarilerinden St.Thomas’ın anısına manastır olarak Ermeni cemaati tarafında inşa edilmiş ancak yapıların hepsi yıkıldı. Buna karşın da kilise günümüze kadar gelmeyi başaran kiliselerden birisi oldu. Van ’ın önemli tarihsel, kültürel birikimlerinden ve gizli zenginliklerinden biri olan kilise kaderine terk edilmiş durumda. Kilise tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yakın zamana kadar ahır olarak kullanılan kiliseyi defineciler delik deşik etmiş, içinde derin çukurlar kazmış, temelindeki kimi taşlar da sökülmüş…
YOL YOK, TOMAS MANASTIRI’NA ULAŞMAK ÇOK ZOR
Tarihi yapılar onarılmayı beklerken, Şehrivan’a konuşan Van Gölü Havzası Turizm Derneği (VAHATUDER) Başkanı Abdullah Tunçdemir ise kilisenin restore edilmesi için duyarlılık yaratılmasını talep ediyor. Van Gölü Havzası Turizm Derneği (VAHATUDER) Başkanı Abdullah Tunçdemir, “Bu bölgenin tarih, doğa ve kültürün iç içe olduğu bir havası var. Fakat bu manastır gibi çok önemli kiliseleri de köylüler ahır veya samanlık olarak kullanıyor. İşte bu önemli değerleri koruyabilmemiz için restorasyon çok önemli, restorasyon yapılmadan bu değerleri koruyamayız. Bunları yaptıktan sonra turizme açabiliriz. Oraya yapılan yol patika yollardan ibaret Tomas Manastırı’na ulaşmak çok zor, ulaşımı kolay olursa rağbet görebilir. Bunların dışında manastırın yanında park yeri açılması gerekir.” İfadelerine yer verdi.
“MANASTIR ÇOK İYİ BİR KONUMA SAHİP KUM, DENİZ, GÜNEŞ VE MANZARASI İNSANLARI CEZBEDİYOR”
Tomas Kilisesi’nin turizme hiç açılmadığını dile getiren Tunçdemir, “Bu şekilde açılması da çok zor gözüküyor. Çünkü Altınsaç köyüne kadar yollar kötü durumda, manastırın zaten yolu yok, yol olmadan yenileme çalışmaları olmadan buranın turizme açılması imkânsız. Manastır çok iyi bir konuma sahip kum, deniz, güneş ve manzarası insanları cezbediyor. Van Gölü’nün tam karşısında bir manastır ama harabeye dönmüş şekilde karşımıza çıkıyor. Bu kiliselerin kurtarılması tekrar onarılması ve turizme kazanılması gerekir. Zaten bunlar yapılırsa diğer bilinmeyen ve hiç duyulmayan kilise ve manastırlar da onarılmaya ve tanıtılmaya başlanacaktır. Bu manastır gibi birçok manastır turizme çalışmıyor veya açılamıyor. Turizme kazandırmak için altyapı, yol ve restorasyon ilk yapılması gerekenlerdir. Yoksa istediğin kadar güzelliğinden ya da konumundan bahset bunlar yapılmadığı takdirde bu değerler yok olmaya mahkûmdur. Bu şekilde gözüken bir manastıra turistler bir defa gelse ve ahırla karşılaşma hem hayal kırıklığına uğrar hem de bir daha gelmez. Bizim amacımız ise insanların bir daha gelmesi o yüzden bu değerlere hep birlikte sahip çıkmalıyız.” Cümlelerini kullandı.
“BU GİBİ MANASTIR VE KİLİSELERİN VAN’A ÇOK BÜYÜK BİR GETİRİSİ OLACAK”
Son olarak Başkan Tunçdemir, “Kültür turuna katılan turistler tomas manastırından aşağı doğru indikleri zaman onları muhteşem Van Gölü karşılayacaktır. Van Gölü’nün sağlık turizme iyi geldiğini ve oradaki sahilinin Antalya’daki sahillerden bir farkının olmadığını göstermemiz lazım. İşte o zaman turlar çoğalmaya başlayacak, Van’a daha çok insan gelemeye başlayacak. Biz bunu başaramıyoruz tarihi değerlere sahip çıkamıyoruz. Akdamar Kilisesi, Van Kalesi gibi turistlik yerlerimiz var. Ama en az bunlar kadar önemli ancak tanınmayan birçok tarihi yerlerimiz daha var, hiçbiri turizme açılmamış durumda. İmkânımız olsa bu yerleri de onarabilsek Van’a iki gün için gelen turistler bu sefer bir hafta on gün kalmaya başlayacaklar. Böyle yerlerin açılması insanların konaklaması ve daha fazla zaman geçirmesi demektir. Böyle olursa da turistlerin Van’a çok büyük bir getirisi olacak. Hedefimiz turizme açılmış yerlerin dışında, turizme açılmamış tarihi yerlerinde açılması öncelikli amacımızdır.” Diye ekledi.
“TURİZM POTANSİYELİN AÇIĞA ÇIKARILMASI İÇİN ALTYAPI GEREKLİDİR”
Van dünyada yaşayan tarihi kentler arasında 10. Sırada yer aldığını dile getiren Van Organize Sanayi ve İş İnsanları Derneği (VOSİAD) Başkanı Şemsettin Bozkurt, “Herkes anlatır fakat görmek farklıdır. Van’ın çok ciddi bir turizm potansiyeli var, turizm potansiyelin açığa çıkarılması içinde altyapı yatırımlarının geliştirilmesi gerekiyor. Hem fiziksel hem de dijital altyapı yatırımları gerekiyor. Maalesef kimsenin gündeminde böyle bir şey yok. Van, 7 bin yıllık tarihi olan ve çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan bir kent, bunlarla birlikte bu kadar medeniyete ev sahipliği yapmış bir kentin çok fazla tarihi yerlere de sahip olduğunu herkes bilir. Ama kimse araştırmaz. Bu tarihi yerlerin açığa çıkarılması için çok ciddi bir finansmanın hazırlanması gerekir. Arkeolojik kalıntıların açığa çıkarılması lazım.” Dedi.
KİLİSELER, VAN EKONOMİSİNE KATKI SAĞLAYABİLİR
Akdamar Kilisesi merkez olmak kaydıyla Van’da yüz faklı noktada yüz tane kilise ve manastır inşa edildiğinin altını çizen Bozkurt, “Van ekonomisini ayağa kaldıracak olan potansiyeller bu manastır ve kiliselerde mevcuttur, tabi bakım ve onarımdan sonra bunlar gerçekleşebilir. Turizm çeşitliliğin çok fazla olduğu bu kentin en büyük sıkıntısı sorunlara doğru çözüm bulamama sorunudur. Bütün bu turizm potansiyellerinin açığa çıkarılması, fiziksel altyapılarının erişebilir duruma gelmesi ve dijital ortamda turizm uygulamasının konulması gerekir. Bunlar yapıldığı zaman Van’ın ekonomisi, otelciliği, mutfağı ve beraberinde birçok alanda gelişmeye başlayacaktır.” Diye konuştu.
“ALTINSAÇ KİLİSESİ İLE AKDAMAR KİLİSESİ’NİN MİMARİ YAPISI AYNI”
Cümlelerini sürdüren Başkan Bozkurt, şunları söyledi: “Van’ın bütün güzelliklerini ve saklı cennetlerini korumak adına, erişe bilirliğini turizme kazandırmak ve bunları onarmak için her hangi bir adım atılmıyor. Manastır muazzam bir tepe üstüne yapılmış, ne yazık ki yolu olmayan, ulaşımı çok zor olan bir manastır durumunda. Manastır tamamen ahıra çevrilmiş, dışarıdaki mimarisi ve iç teknik detaylarına baktığınız zaman özellikleri, Akdamar Kilisesi’yle hemen hemen aynı olduğunu gördüm. Bu önemli yapıları turizm potansiyeline çevirebilecekken maalesef ayır olarak kullanıyoruz. Aslında hikâyenizi iyi yazar ve anlatırsanız, iyi satarsınız dolayısıyla bu potansiyeli satmak içinde onarım ve bakım lazım.”
VAN, KÜLTÜREL MİRASIYLA ADETA BİR AÇIK HAVA MÜZESİDİR
Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Van’ın kadim değerleri saymakla bitmez. Dini değerlerin inanç merkezi haline gelen Van’ın yüzlerce tarihi ve turistik değeri bulunmaktadır. Van; Urartu kale ve kaya mezarlarıyla, camileriyle, medreseleriyle, manastırlarıyla, kiliseleriyle, ekolojik ve kültürel mirasıyla adeta bir açık hava müzesidir. Urartu, Asur, Pers, Roma, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi, Selçuklu ve Osmanlı idarelerinde yapılan gerek arkeolojik gerekse Müslüman ve Ermenilere ait mimari eserler ile tarihe beşiklik etmiştir. Bu doğrultuda yapılar; plan tipi ve mekan anlayışı, süsleme, malzeme ve teknik bakımından tanıtılarak bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu kiliselerin çoğunluğu Müslüman Devletlerin idaresi zamanında bölgede sağlanan siyasi istikrar ve hoşgörü ortamında inşa edilmiştir. Bu alanda ülkemizde oldukça az sayıda araştırma bulunmaktadır. Yapıların çalışılarak tanıtılması, bölgenin kendi içinde oluşturduğu kültürel gelişimi ve kültürler arasındaki etkileşimin aydınlatılması açısından önem taşımaktadır.
ŞEHRİVAN ÖZEL: ORHAN SAĞLAM-