Açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Lokman Aslan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 20 Aralık 2013 tarihindeki 68. oturumunda yaban hayatının özgün değerleri ve etrafında örülü yaşam ağının sürdürülebilir kalkınmaya ve insanların refahına sağladığı katkıya dikkat çekmek için 3 Mart’ı Dünya Yaban Hayatı Günü ilan ettiğini hatırlattı. 3 Mart tarihinin aynı zamanda Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmesi’nin (CITES) 1973 yılında imzalandığı gün olması sebebiyle özel bir anlam taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Lokman Aslan, “Ülkelerarası işbirliğini güçlendiren bu sözleşme ile nesli tehlike altındaki türlerin uluslararası ticaretinin kontrol altında tutulması ve türlere yönelik suçların önlenmesi amaçlanıyor. Ülkemiz de son yıllarda doğaya ve yaban hayatına olan ilgi artmakla birlikte, bir taraftan ekonomik kaygılarla yine insan eliyle önemli zararlar verilmektedir. Ülkemiz gerek hayvan gerekse bitki çeşitliliği yüksek olan bir coğrafyadır. Bu zenginliğin korunması, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılması açısından hayatidir” dedi.
“Van Gölü Havzası’nda 41 memeli, 232 kuş, 16 balık ve 25 sürüngen türü yaşamaktadır”
Ülkemizin coğrafi yapısı, konumu ve çeşitli ekolojik şartlarıyla önemli özellikler taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Lokman Aslan, “Bu özelliği ile büyük bir kıtanın belirgin karakterini, küçük ölçekte de olsa toprakları üzerinde bulundurmaktadır. Yurdunuz sahip olduğu iklim, topografik özellikleri ve korunmuş alanlarıyla dünyada sadece ülkemizde bulunan binlerce canlı türünü barındırmakta, birçok canlı türü için de hayatını sürdürebileceği son merkez olmaktadır. Ülkemiz yaklaşık 11 bin bitki, 132 memeli, 457 kuş türü ile tür zengini bir ülkedir. Van Gölü Havzası’nda 41 memeli, 232 kuş, 16 balık ve 25 sürüngen türü yaşamaktadır. Bunun için her kesime büyük mesuliyetler düşmektedir” diye konuştu.
“Van Gölü Havzası’nda da endemik, nesli tehlikede ve tükenmekte olan çok sayıda bitki ve hayvan bulunmaktadır”
Yetkililerin yaban hayatına ilişkin daha etkili önlemler alması, gerek kaçak olarak yurt dışına götürülen türler gerekse ülkemize sokulan türlerle ilgili düzenlemeler yapması gerektiğini de belirten Lokman Aslan, şöyle devam etti:
“Sulak alanlar, yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturmaktadır. Bu alanlar yöre insanlarına ve ülkenin geneline geniş yelpazede hizmet veren oldukça karmaşık doğal sistemlerdir ve yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılmayacak ölçüde işlev ve değerlere sahiptir. Sulak alanlar, tropik ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemlerdir. Pek çok tür ve çeşitteki canlı için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar, yalnız bulundukları ülkenin değil tüm dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilmektedir. Yaban hayat için önemli olan sulak alanların korunmasına yönelik daha fazla çalışılmalıdır. Dünya Yaban Hayatı Günü bu yıl ‘büyük kediler: tehlike altındaki yırtıcılar’ temasıyla kutlanmaktadır.
Ülkemiz nesli tehlike ve tükenmekte olan birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. Van Gölü Havzası’nda da endemik, nesli tehlikede ve tükenmekte olan çok sayıda bitki ve hayvan bulunmaktadır. VanYüzüncü Yıl Üniversitesi Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi olarak bu hayvanların korunması için çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Dünya Yaban Hayatı Günü'nü kutluyoruz.”
