HDP'li Bedia Özgökçe Ertan, tutuklu ve hükümlülerin bulundukları cezaevlerinden başka cezaevlerine nakledilmesini Meclis'e taşıdı.
HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, tutuklu ve hükümlülerin bulundukları cezaevlerinden farklı bir cezaevine nakledilmelerini Meclis'e taşıyarak, nakledilen kişilerin olumsuz etkilenip etkilenmediği konusunda Meclis araştırması yapılmasını talep etti.
HDP'li Özgökçe, Meclis Araştırmasının gerekçesini şöyle ifade etti:
"Son yıllarda hapishanelerde çok sayıda hak ihlali haberleri gelmektedir. Sivil toplum örgütlerine göre bu ihlallerin en yoğun yaşandığı alanlardan birisi de tutuklu ve hükümlülerin keyfi olarak bulundukları cezaevinden başka bir cezaevine nakledilmesi, diğer bir deyişle “sürgün” edilmesidir.
Keyfi nakillerden korunmayı da içeren tutuklu ve hükümlülerin hakları, birçok insan hakları belgesinde düzenlenmiştir. BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin “Tutulanların Hakları” başlığını taşıyan 10. Maddesi, özgürlüğünden yoksun bırakılan herkesin insan onuruna uygun muamele görmesi gerektiğini belirtir. Sözleşmeye göre ceza infaz sistemi, mahpusları iyileştirmeyi ve toplumsal rehabilitasyonlarını sağlamayı amaçlamalıdır.
1955 yılında oluşturulan ancak Sözleşme’nin kabulüyle birlikte 1977 yılında son hali verilen Mahpusların Islahı için Asgari Standart Kurallarında mahpusların nakledilmesi için de bazı standartlar bulunmaktadır. Örneğin, mahpuslara başka bir kuruma nakledildiğini öğrenmeleri için yeterli zaman tanınmalı ve her mahpus başka bir kuruma nakledildiğini hemen ailesine bildirme hakkına sahiptir.
Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) belirlediği standartlara göre mahpusların aileleri ve yakınlarıyla olan ilişkilerini sürdürebilmeleri için gerekli önlemler alınmalıdır. Ayrıca, yaşadığı yerlerden uzaktaki bir hapishaneye nakledilen mahpusların aileleri ve avukatlarıyla iletişimleri kesintiye uğrayacağından, bu tür nakil işlemlerinin psikolojik ve fiziksel zararlar doğurabildiği belirtilmiştir.
Türkiye’nin uymakla yükümlü olduğu bu uluslararası düzenlemelere rağmen, cezaevleriyle ilgili raporlar incelendiğinde en yoğun hak ihlali başlıklarından birisinin zorunlu sevkler olduğu görülmektedir. Tutuklu ve hükümlü hakları alanında çalışan örgütlere göre, mahpuslar alelacele, rızaları dışında ve yakınlarına haber verilmeden diğer cezaevlerine nakledilmektedir. İnsan Hakları Derneği’nin basında çıkan haberler, şubelerinden gelen bilgiler ve mahpuslar ile ailelerinin derneğe yaptığı başvuruları dikkate alarak hazırladığı rapora göre 2015 yılında 543 mahpus bulundukları cezaevinden başkasına istekleri dışında nakledilmiştir. Bu sayının 2014’te 268 olduğu hatırlandığında, keyfi nakillerin sayısında yüzde yüzün üzerinde bir artış gözlemlenmektedir.
Mahpusların zorla nakledilmesi, hem aileler için ekonomik problemler doğurmakta, hem de aile ve avukatların ziyaretleri seyrekleştiği için mahpusları yalnızlaştırmaktadır. Nakledilenler arasında davası sonuçlanmamış tutukluların yer alması, bu kişilerin avukatlara erişimlerinin kısıtlanarak adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini göstermektedir. Ayrıca, sürgüne gönderilen mahpusların neredeyse hepsinin siyasi tutuklu ve hükümlü olmaları hem Anayasa’nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10. maddesine hem de 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un infaz kurallarının ayrımcılık yapılmaksızın uygulanacağını belirten ikinci maddesine aykırıdır.
Mahpusların keyfi nakledilmesiyle ilgili bir diğer sorun, tutuklu ve hükümlülerin nakil sırasında kötü muamele gördüklerini ifade etmeleridir. Bulundukları cezaevlerinden ayrılırken, nakil araçlarında ve nakledildikleri cezaevine girerken personelin taciz, tehdit ve hakaretine uğradıklarına dair şikayetler gelmektedir. Bu durum, işkenceyi yasaklayan BM ve Avrupa Konseyi sözleşmelerinin yanı sıra 5275 sayılı Kanun’un nakillerde alınacak tedbirleri düzenleyen 58. maddesini ihlal etmektedir.
Tutuklu ve hükümlülerin zorla ve keyfi olarak nakledilmelerinin yol açtığı olumsuz etkiler yukarıda özetlenmeye çalışılmıştır. Bu etkilerin sağlıklı bir şekilde soruşturulması ve ortadan kaldırılması amacıyla TBMM tarafından irade gösterilerek bir meclis araştırması açılmasını talep ederim."
YASAKLI İLÇELERDEKİ ECZACILARIN DURUMU
HDP'li Özzgökçe yasaklı ilçelerdeki eczacıların da durumunu Başbakan Ahmet Davutoğlu'na sordu.
Soru önergesinde yasaklı ilçelerde birçok insan hakları ihlalinin meydana geldiğini belirten Özgökçe; "Bu ihlallerden sadece evlerine kapatılan ya da yerlerinden edilen bölge halkı etkilenmemekte; aynı zamanda bu il ve ilçelerde görev yapan sağlık emekçileri de zarar görmektedir. Halkın sağlık hizmetlerine erişiminde önemli meslek gruplarından olan eczacılar da sokağa çıkma yasakları süresince hizmet verememektedir. Hizmet veremeyen eczacılar, yasaklı il ve ilçelerdeki diğer esnaflar gibi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Maddi ve manevi zarar uğrayan eczacılar, yasalardan kaynaklanan zorluklar nedeniyle eczanelerini başka il ve ilçelere taşıyamamakta ve Eczacı Yerleştirme Sistemi’nin (EYS) açılmasını beklemektedir. Eczanelerini zorunlu olarak nakledenler ise sonraki dönemlerde taşınmayla ilgili hak kayıplarına uğramaktadır. Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik’in 8. maddesinin 7. bendine göre eczanelerin nakledilmesine ilişkin kriterler doğal afet ve mücbir sebeplerle nüfus azalması halinde uygulanmaz.
Ayrıca, eczaneler sundukları hizmetle ilgili hazırladıkları faturaları ve reçeteleri, bedellerini almak için on beş gün içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na teslim etmek zorundadır. Ne var ki, sokağa çıkma yasakları ve çatışmalı süreç nedeniyle düzenli hizmet veremeyen eczacıların bu belgeleri vaktinde düzenleyip SGK’ya teslim etmesi neredeyse olanaksızdır" dedi.
Özgökçe, Davutoğlu'na şunları sordu:
1. Bugüne kadar ilan edilen sokağa çıkma yasakları nedeniyle mağdur olan eczacıların mağduriyetlerini gidermek ve zararlarını telafi etmek için hangi önlemler alınmıştır?
2. Eczanelerin taşınmasını kolaylaştırmak için yasaklı bölgeleri “afet ve mücbir sebepler” kapsamında değerlendirmek gibi bir düşünceniz var mıdır?
3. Yılda iki defa açılan EYS’nin sokağa çıkma yasaklarından etkilenen eczaneler için “acil” koduyla açılması düşünülmekte midir?
4. Sokağa çıkma yasaklarından etkilenen eczanelerin reçetelerini teslim etme süresinin çatışmalı ortam sona erinceye kadar uzatılması gibi bir planınız var mıdır?
5. Yasaklı ilçe ve mahallelerde hizmet vermeye çalışan eczanelerin maddi anlamda daha da zor durumda bırakmamak adına vergilerinin ertelenmesi düşünülmekte midir?