Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, Irak-İran sınırında meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki depremin Türkiye’deki depremleri tetiklemesinin beklenmediğini söyledi.
Önceki günn Türkiye saati ile 21.18’de Irak'ın doğusunda yer alan Süleymaniye’nin 85 kilometre, Halepçe’nin ise 25 kilometre kadar güneydoğusunda İran kesiminde 7.3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Van YYÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, Irak-İran sınırına yakın bir bölgede meydana gelen yıkıcı depreme yönelik uluslararası deprem gözlem merkezlerinin başlangıçta Irak olarak gösterilen merkez üssünün sonraki düzeltmelerle İran'da olduğunun kesinleştiğini bildirdi.
İlk açıklamalara göre 350 insanın yaşamını yitirdiği depremle ilgili değerlendirmede bulunan Yrd. Doç. Dr. Köse, “Vatandaşlarımız artık Türkiye’nin her zaman birçok bölgesinde deprem meydana gelebileceğini bilmektedir. Ancak Süleymaniye-Halepçe’deki ya da düzeltilmiş konumuyla İran’ın Kermanşah eyaletindeki depremlerin şu anki durumuyla Türkiye’deki depremleri tetiklemesi ya da bir etki oluşturacağını düşünmemekteyiz” dedi.
ABD Jeolojik Etütler Dairesinin (USGS) sağlıklı verilerle yapılan düzeltmeler neticesinde Irak-İran sınırına yakın bölgedeki depremin merkez üstünün sınırın İran kesiminde olduğunu gösteren haritaları yayınladığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Köse, “7.3 büyüklüğünde olması nedeniyle böyle bir depremin oldukça yıkıcı olması beklenebilir. Deprem merkez üstüne köyler haricindeki en yakın yerleşke yaklaşık 25-30 kilometre mesafedeki Halepçe’dir. Bunun dışında en yakın büyük kent merkezi ise 80-85 kilometre mesafedeki Süleymaniye’dir. Depremin bindirme bileşenli bir fay sistemi üzerinde meydana gelmiş olması da yıkıcılığını olumlu yönde etkilemiştir. Şu anda açıklanan can ve mal kayıplarını irdelediğimizde 2011 yılında Van’da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depreme benzer nitelikte beklenenden daha az bir yıkıcılık ve kayıp etkisi göstermiş olmasının yanı sıra dağlık alandaki bölgede henüz ulaşılmayan köyler olabilir. Burada birkaç gün içerisinde, daha sonra çıkacak haberler neticesinde açıklanan sonuçlar netlik kazanacaktır. Depremler konusunda Irak’ın Türkiye kadar tecrübe kazanmamış olmasını göz ardı etmemek gerekiyor. Dolayısıyla birkaç gün içinde daha farklı sonuçlar bölgeden almak mümkün olacaktır” diye konuştu.
“Depreme Halepçe depremi demek daha doğru olabilir”
Marmara depremi kadar ağır kayıplar yaşanmayacağına dikkat çeken Köse, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Marmara depremi kadar ağır bir bilanço hiç beklemiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu tarafından düzeltilmiş deprem konumu İran üzerinde yer almaktadır. Merkez üstü İran’da Sheykh Saleh, Azgleh ve Vanisar köylerinin arasında bulunan üçgen bölgenin ortasında bir noktada bulunmaktadır. Bölge tamamen kaya zemin üzerinde ve büyük yerleşkelerden uzaktır. Süleymaniye’ye 80-85 kilometre uzaklıktadır. Halepçe’ye de 25-30 kilometre mesafededir. Konumları itibariyle deprem İran’da meydana gelmekle birlikte en yakınındaki en büyük yerleşke olarak Halepçe’yi göz önüne alırsak, bu depreme Halepçe depremi demek daha doğru olabilir.”
“Kaygılanmaya gerek olduğunu zannetmiyorum”
Meydana gelen depremin Arap ve Avrasya plakalarının birbirine yakınlaşma sağladığı Bitlis-Zagros Kenet Kuşağı üzerinde Türkiye’ye oldukça uzak bir noktada açığa çıktığını ifade eden Köse, "Amerikan Jeolojik Etütler Dairesinin son verilerine göre deprem merkez üstü Irak değil İran üzerindedir. Deprem, Irak-İran sınırının doğu kesiminde dağlık bölgelerde plakaların düşey yönde hareket ettiği bindirme bileşenli bir fay üzerinde meydana gelmiştir. İlgili fayın bindirme bileşenli olmasının yanı sıra, söz konusu bölgenin büyük yerleşkelerden uzak ve kaya zemin özelliği taşıması da depremle birlikte ortaya çıkan can ve mal kayıplarının normalde beklenecekten daha az olmasını sağlamıştır. Deprem, Arap ve Avrasya plakalarının birbirine yakınlaşma sağladığı Bitlis-Zagros Kenet Kuşağı üzerinde, Türkiye’ye oldukça uzak bir noktada açığa çıkmıştır. Burası iki kıtanın çarpışarak birleşmekte olduğu bir alandır. Depremin oluşum şeklinin bindirme bileşimli olduğunu biliyoruz. Bindirme bileşenli faylar üzerindeki depremlerde yıkım, diğer fay türleri üzerinde meydana gelen eş büyüklükteki depremlere göreceyle çok daha az olmaktadır" diye konuştu.
“Türkiye’deki depremleri tetiklemesini ya da etki oluşturmasını düşünmemekteyiz”
Depremden dolayı bölgedeki vatandaşların “bizde de deprem olacak” korkusuna, endişesine kapılmaları gerektiğini ifade eden Köse, Türkiye’de her zaman deprem olabileceğini anımsattı. Köse, “Zaten bizim ülkemiz, başlı başına bir deprem ülkesi olarak düşünülebilir. Depreme her zaman her şekilde duyarlı bir toplum haline geldik. Vatandaşlarımız artık Türkiye’nin her zaman herhangi bir bölgesinde deprem meydana geleceğini biliyor. Ancak Halepçe-Süleymaniye’deki depremlerin şu anki durumuyla Türkiye’deki depremleri tetiklemesini ya da etki oluşturmasını düşünmemekteyiz. Bu açıdan kaygılanmaya gerek olduğunu zannetmiyorum. Deprem merkez üstü Hakkari’ye yaklaşık 350 kilometre mesafededir. Aynı merkez üstü Diyarbakır şehir merkezine de 700-800 kilometre mesafededir. Dolayısıyla bu mesafedeki insanlarımızın Halepçe’deki depremden dolayı ‘Bizde deprem olacak’ korkusuna, endişesine kapılmaları gerekmiyor” şeklinde konuştu.(iha)