Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına karar vermesinden sonra söz konusu karara tepkiler gelmeye devam ediyor.
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi ile Bugün Gazetesi,Bugün TV, Kanaltürk TV ve Millet Gazetesi 'nin de içinde olduğu Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına karar verdi.Söz konusu kararın ardından her kesimden tepkiler gelemeye başladı. Van milletvekilleri ve siyasi parti temsilcileri kararın hukuksuz olduğunu dile getirerek karara tepki gösterdi.
Yapılan operasyonun seçim öncesi medyayı susturmaya yönelik bir çaba olduğunu belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Adem Geveri, yapılan operasyonu meşru bulmadığını söyledi.
“KİMSENİN HUKUKA GÜVENİ KALMADI”
“ Bunlar ne hukukidir,ne de demokratiktir, hiçbir hukuki anlayışla bağdaşmıyor” diyen Geveri , “ Doğal olarak orada yapılan seçim öncesi tamamen medyayı susturmaya yönelik bir çabadır. Meşru olmayan bir çabadır,meşru olmayan bir hukukla,meşru olmayan yöntemlerle mahkeme yönlendiriliyor. Hukuka hiç kimsenin güveni kalmadığı için doğal olarak da hukukun, kanunların ve mahkemelerin aldığı bu kararların da hiçbir geçerliliği yoktur. Bunların geçici olmasını umut ediyoruz. Seçim sonrası ortaya çıkacak halk iradesi bütün bunları telafi etmeye yönelik bir çaba içinde olacaktır. Doğal olarak da mahkum ediyoruz. Bu tür girişimleri kınıyoruz. Özgür medyanın sesinin susturulması maksatlıdır,amaçlıdır. Tamamen seçimde istedikleri sonuçları almaya dönük bir çabadır. Umut ediyoruz ki bu özgür medya kuruluşları da havuz medyasına dönüştürülmez.”dedi.,
“HUKUKSUZLUĞA KARŞI YAPILACAK BÜTÜN ÇABALARIN YANINDA OLACAĞIZ”
Yapılan hukuksuzluğa karşı yapılacak bütün çabaların yanında olacaklarının altını çizen Geveri şunları söyledi; “ Bununla ilgili yapılacak bütün çabaların yanında olacağız elbette. Ama umut ediyoruz ki HDP başarılı olduktan sonra yapılan bütün bu antidemokratik uygulamaların düzeltilmesine yönelik gerekli yasal düzenlemeleri yapacaktır. Bizim ve partimizin görüş ve düşünceleri açıktır,nettir. Medyanın özgür olması,özgür kalması ve faaliyetlerini özgürce sürdürmesi esastır. Ebetteki medyanın yaptığı hatalar vardır. Zamanında bu tür sansürcü uygulamalara karşı el birliği ile karşı koysaydık belki böyle bir sonuç da çıkmayacaktı. Fakat hatanın neresinden dönülürse kardır. Biz birileri hata yaptı diye, ebetteki kanunların tanıdığı hakları,hukukun üstünlüğünü es geçemeyiz. HDP olarak hukukun yanında olacağız, hukukun gereğini yerine getirmek için bütün çabalarımızı sürdüreceğiz. Bu nedenle medyaya yönelik bütün sansürleri kınıyoruz.” İfadelerini kullandı.
“AKP KENDİSİ DIŞINDAKİ MUHALEFETE VE YAYIN ORGANLARINA YAŞAMA HAKKI TANIMIYOR”
Son dönemlerde kapatılan internet siteleri ve durdurulan televizyon yayınlarına dikkat çeken Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Lezgin Botan, muhalif basının sesinin kısılmaya çalıştığını söyledi. Yapılanın hukuksuz olduğuna vurgu yapan Botan, “İpek koza’ya olarak el konulmasıyla birlikte AKP bir kez daha gösterdi ki kendisinin dışındaki muhalefete ve kendisinin dışındaki sermaye yayın organlarına yaşama hakkı tanınmayacağını ortaya koymuştur. AKP sindiremediği demokratik yollarla mücadele edemediğini antidemokratik yollarla kumpaslarla saldırılar düzenlemekte ve yasaları hiçe sayarak yasaları ayak altına almak pahasına alternatif basını,mali basını ve muhalif kesimlerin seslerini kısmaya çalışıyor. Bu da Türkiye’deki diktatörün en açık ve bariz halini ifade etmektedir. Çeşitli kurumları ele geçiren müstafi hükümet, toplumsal iradeyi ele geçirmekle kalmamış aynı zamanda kamu kurumlarını da kendi parti çıkarları doğrultusunda kullandırılmakta ve yönlendirmektedir. Örneğin son bir iki ayda 100’e yakın haber sitesini kapatmış bulunmakta. Yine RTÜK tarafından 40’a yakın televizyon yayınları durdurulmuş. Bu arada anayasanın 26. ve 27. maddelerinde basın özgürlüğüyle alakalı olan maddeleri de hiçe sayarak genel ahlak ve genel toplumsal çıkar gibi muğlak kelimelerle basının sesi kısmakla kalmamış resmen İpek Koza Gurubuna el koyarak çok açık bir darbe yapmıştır.” İfadelerini kullandı.
“TEK SES,TEK HEDEF,TEK ADAM İÇİN ORTAM HAZIRLANIYOR”
Basına yapılan saldırının 1 Kasım seçimini lehine çevirme politikasının bir parçası olduğunu ifade eden Botan şunları söyledi; “Aslında basına saldırının nedeni de 1 kasım seçimlerinin kendi lehine dönüştürmenin bir parçasıdır. Toplumda sindirme korkutma yıldırma gibi politikalara ve toplumun doğru haber alma hakkını gasp ederek yandaş medyayı öne çıkarmak ve yandaş medyayla toplumu toplumsal mühendislik projesini uygulamaya çalışıyor. İpek koza gurubuna el koyarak hem yasaları çiğnemiş hem de özel mülkiyete bir nevi ciddi bir müdahalede bulunmuştur. Özel mülkiyeti hiçe sayarak kişilerin özel haklarına, yasalarla belirlenmiş haklarını da hiçe saymıştır. Tek ses, tek hedef, ve tek adam için bir ortam hazırlanıyor. Bu da topluma yönelik ciddi bir tehdit içermekle birlikte ciddi bir darbedir. Ancak 1 Kasım’da AKP’nin yapmış olduğu bu anti demokratik uygulamaları, yasaları hiçe sayarak, anayasayı çiğneyerek kişilerin özel mülkiyetine tecavüz ederek müdahale ederek büyük bir insanlık suçu işlediğini toplum da görüyor. 1Kasım’da toplum gereken cevabı verecek. Bunu yapanlar Saray’ın hizmetinde hukuku hiçe sayanlar yargılanacaklardır. Yargının önüne çıkacaklardır. Hem evrensel hukukun hem de insan vicdanını yaralayan bu tutumlar yakın zamanda mahkum edileceklerdir.”
“ÜLKE HUKUK DEVLETİ OLMAKTAN ÇIKIP,DEREBEYLİK SİSTEMİNE GEÇMİŞTİR”
Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan da yapılan uygulamalarla ülkenin hukuk devleti olmaktan çıktığını ve derebeylik sistemine geçtiğini söyledi. İlhan, “ Hukuk devletinde yasal sınırlar içersinde faaliyet gösteren bir şirkete Kayyum atanması gibi bir durum söz konusuysa orada demek ki hukukun dışına çıkılıyordur ve ya da bir hukuk devleti değildir. Bir derebeylik sistemine geçmiş demektir.O nedenle olayın hukuki boyutun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Fakat ülkemizde bir ton terör örgütü bir ton terör unsuru faaliyet gösterirken ve halen şehirlerin içersinde bunların faaliyetleri söz konusuyken bunlara operasyon yapılması gerekirken, böyle ş binlerce kişiye ekmek veren adreslere baskın yapılması elbette ki acı bir durum. Elbette ki şirketlerde de hatalar olabilir ama bunların çözüm yolları bellidir. Bu şirketleri kapatırcasına müdahale etmek sağlıklı bir durum ve sağlıklı bir yapı değildir. O nedenle bu işin hukuk normları dışında olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin hukuk kuralları çerçevesinde hukuk devletine yakışır şekilde yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Muhalefetin sesi Türkiye’de şu anda ne yazık ki TRT başta olmak üzere TRT ki bu ülkedeki bütün insanlar vergi payı ödüyor yani TRT payı ödeyerek faturasında bunun yanında devletten ciddi miktarda para aktarılıyor. Hadi bunu özel kanallar yapıyor onu anladık ama bir devletin resmi kanalıyla bile Saadet Partimizin olumlu ve ya olumsuz her herhangi bir haberin geçmediği gibi diğer muhalefet partilerin de ayrıldığını görmekteyiz. Bunun artık normalleştirilmesi lazım. İş veren, işçi çalıştıran adreslere değil de ülkemizde huzuru tesis etmek adına müdahale etmemiz gerekir. Devletin müdahale etmesi gerekir. İnşallah yapılan bu yanlışlardan geri dönülür.” İfadelerini kullandı.
“EŞKİYA KANUNLARI GEÇERLİDİR”
Türkiye’de hukukun ve yargının bağımsızlığını tartışmanın dahi boş olduğunu söyleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Van Milletvekili Adayı Cemal Şen ise, şu ifadeleri kullandı; “Şimdi hukuksuzluk diz boyu. Türkiye’de artık hukukun yargının bağımsızlığını tartışmak dahi boş . Çünkü ne yargı bağımsızdır ne hukukun üstünlüğü geçerlidir . Yani eşkıya kanunları geçerlidir. Kendine aykırı farklı sesler çıkaran medya ,iş adamları,yazar-çizerler susturulmak isteniyor. Ama toplum bunun üstesinden gelecektir. Çok hukuksuz bir girişim olarak kabul ediyorum. Bunun hesabını da Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında sorulacaktır. Bu kimsenin yanında kar kalmayacaktır. Tabi ki zaten Kanal Türk, Bugün TV ve diğer Samanyolu grubu diğer tüm aykırı sesleri susturmak, muhalefetin sesini kısmak anlayışıyla beş gün seçimlere kala böyle bir kararın alınması ve Kayyum’a devredilmesi hukuk dışı bir olaydır. Muhalefetin ve aykırı sesleri susturulma girişimidir. Bunun hesabını soracağız hiç kimse merak etmesin.”