Saadet Partisi Van 1. Sıra Milletvekili Adayı Fethullah Erbaş, Gazeteci Osman Nuri Yıldız’ın sunduğu ve Merkür TV , Esra FM ve İlaç FM’de ortak yayınlanan “Seçime Doğru” programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ankara’daki katliam hakkında konuşan Erbaş, inancımızda bir insanı haksız yere öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir diyerek, “100 kişinin ölümü 100 insanın ölümü demektir. Bir insan normal şartlarda demokratik hakkını kullanarak ülkenin bu durumunu görerek barışı isteyerek Türkiye’nin her yerinden giderek barışı savunmaları ve barışı zorlamaları ve bunun içinde bu kadar canın gitmesi elbette bütün Türkiye’yi yasa boğmuştur. Dışarıdan vahşet gibi göründü. Her taraf kan gölüne döndü ama ölenlere Allah rahmet etsin. Onlar bizim kardeşlerimiz ve kardeşlerimizin de ölümü bütün Türkiye’yi ve dünyada ehli vicdan olanların herkesi üzdü.” dedi.
ERBAŞ: “TÜRKİYE BAĞIMSIZ BİR ÜLKE DEĞİLDİR”
Erbaş, Türkiye’nin dış politikasını eleştirerek, Suriye olaylarının şuanda Türkiye’nin kontrolünden çıkmış durumda olduğunu söyledi. Türkiye’nin ekonomi anlamında dış ülkelere bağılı olmasından dolayı dış politikasına yön veremediğini belirten Erbaş, “Esad’ı hep çizdiler yani bugün düşecek yarın düşecek o düşecek dedikten sonra 4 yıl geçti henüz düşmedi. Esad’ı hafife alanlar şuanda onun ceremesini çekmek zorundalar. Öbür taraftan Rus uçakları hava üstünü zaten ele geçirdiler. Türkiye’yi taciz ettiler. Türkiye ses çıkaramıyorlar çünkü Türkiye bağımsız bir ülke değildir. Rusya’nın doğalgazına muhtacız. Yanlış politikalar sonucunda Rusya’nın gazı kesilirse Türkiye titreyecek. Rusya turist göndermese cari açığımız daha da büyüyecek Rusya elimizdeki sebze ve meyveyi almazsa birazda o kemsi vuracak. Busene Hollanda’ya gittim atlas okyanusunun içinde belki binlerce rüzgâr gölü vardır rüzgâr enerjisinden yaralanmak için oradan esen rüzgârı enerjiye çevirmiş Hollanda’nın bütün ihtiyaçlarını görüyor üstelik Almanya’ya Belçika’ya satıyor, beklide başka ülkelere de satıyordur. Buradan maksat şu yani Rusya bizi öyle bir bağladı ki gazı keserse elektriğimiz sönecek insanlar titreyecek doğal ısınıyoruz eskiden kömürlü vb kömür kaynaklarımızın bir yerde sonra yavaş yavaş kapatılıyor yani lüks yaşantıdan Avrupa’dan daha üstünüz gelirde ise Avrupa’nın daha da onda biri değiliz.” İfadelerini kullandı.
ERBAŞ: AKAN KANLAR TÜRKİYE’NİN BİRLİĞİ VE MÜSLÜMAN KARDEŞLİĞİNİ ZAYIFLATTIRIYOR
Çözüm Süreci’nde yapılması gereken PKK’nin yurtdışına çıkarılmasıydı diyen Erbaş, çözüm sürecini “Çözüm sürecinin sona ermesi ile birlikte, Türk uçaklarının PKK dediğimiz kendi vatandaşlarının öldürmesi, onun yanında ölen polis ve askerlerin cenazeleri… Bunların hepsini üst üste koyduğun zaman şöyle bir tablo çıkıyor; Normal bir vatandaş olarak ben Kürdüm, Türküm, Arabım veya Acemim. Benim ırkımdan birini öldürdükleri zaman içim acıyor. Türkiye’nin her yerinde öldürülen Müslüman’a karşı bir acıma duygusu var. Türkiye’nin birliği ve Müslüman kardeşliği bir anda zayıflıyor. Bu halka koparsa artık bu halkayı tutmak zorlaşır. Hiçbir zaman silaha başvurmak çare değildir. Biz bunu hep söyledik. Bir süreç içerisine girdik. O kadar sıkıntılı bir süreç oldu ki beklenti çok yüksek tutuldu. Onun ötesinde devlet gerekli önemleri almadı ve kamu güvenliğini PKK’ya ve unsurlarına devretti. Burada çözüm süreci devlet tarafından sanki her şey yapabilirsiniz diye bir anlaşma oldu. Devlet de sesini çıkartmadı. Temel hak ve hürriyetleri verme noktasında Erbakan hocanın birçok hem yazılı hem de görsel medyada olan yazıları var. İnsan haklarının tamamı -Türkün ne kadar hakkı varsa bu ülkede Kürdün de o kadar hakkı var. Yani şuanda diyorlar ki silahları Türkiye’den çıkarın ve gömün silahlarınızı ama ondan sonra oturup konuşalım süreci. Şimdi böyle bir durum var. Şuanda PYD VE PKK aynı örgüttür yani değişik örgüt değildir. İkisi de, daha önce Kandil’deydiler şimdi Kobani’deler. Türkiye içine girmeyelim ama Türkiye dışında silahları nasıl bırakacaklar? Bırakmazlar ki! Çünkü Suriye ordusuna karşı,IŞİD’E karşı, birtakım güçlere karşı Amerikan bunları kara gücü olarak kullanıyor ve bunlar silah bırakmaya karar verseler de Amerika bırakmaz. Askerin yapabileceği tek şey bunları sınır dışında tutmaktı ve İstedikleri tek şey öz yönetimdi. Normal şartlarda düşünün! Van, öz yönetim diyecekleriydi şimdi zaten bütün her şey belediyelere bağlı.” sözleriyle değerlendirdi.
ERBAŞ: “BU SORUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREKİR”
Çözüm Süreci’nin nihayete erdirilmesi veya bu sorunun çözülmesi gerektiğini söyleyen Erbaş, “Kamu güvenliği PKK’dan mı sorulacak devletten mi sorulacak? Kamu güvenliği bu bölgede PKK’dan sorulacaksa PKK’dan sorulur onlar kendi silahlı güçlerini koyarlar. Eğer kamu güvenliğini Türkiye kendisi sağlayacaksa -ki onun için çalışıyor- bu kadar kan hep onun için dökülüyor. Yoksa hak meselesi değil. Kamu güvenliğini PKK yaparsa bizden isteyeceği vergileri, kurduğu mahkemeleri, icrasını kabul etmek zorunda kalacağız. Kamu güvenliği devlet yapacaksa Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerini kabul etmemiz gerekecek. Çözüm süreci varsa ki vardır, bu sorunun çözülmesi lazım. Dikkat edilirse cenazeler gidiyor. Niğde’ye polis kardeşimiz gönderildi. Oradaki polisler durmuşlar. Hiç bir şey yok, sanki o anda üzülüyorlar ama görev geliyor ve yine göreve devam. Buna can dayanmaz. Şimdi bütün bu akan kan insanları çok üzüyor.” dedi.