Van’da turizmin bitme noktasına geldiğinden yakınan tur operatörleri, turizmin eski canlılığına kavuşması için siyasi çevrelerin, kurumların ve sivil toplum örgütlerinin ortak bir çalışma yürütmesi gerektiğini belirttiler.
Tarihi ve doğal özellikleri dolaysıyla daha önceleri dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen turistlerin yanı sıra, yerli turistlerin de rağbet ettiği bir turizm kenti olan Van, son yıllarda tekrar tırmanış gösteren olaylar nedeniyle bu cazibesini yitirdi.
Van’da turizm sektörü bir-kaç yıldır sadece İran’dan gelen turistler sayesinde ayakta durabiliyor. Turizmin bitme noktasına gelmesiyle en büyük sıkıntı yaşayan kesimlerden birini de tur şirketleri oluşturuyor.
Birçok tur şirketi bu nedenle farklı işlere yönelmek zorunda kaldı. Geriye kalan tur operatörlerinin en büyük talebi, Van eski turizm hareketliliğine kavuşması.
“GÜVENLİK SORUNU AŞILMALI”
Van’da 15 yıldır tur organizasyonu ve tur operatörlüğü alanında hizmet verdiğini belirten Gagik Turizm sahibi ve Doğu Anadolu Rehberler Derneği Başkanı Ferzan Demirtaş, güvenlik sorununa dikkat çekti.
Turizmin yeniden canlanması için güvenlik sorununun aşılması gerektiğini ifade eden Demirtaş, şunları söyledi:
“Yaklaşık 15 yıldır turizm sektöründe çalışıyorum. Turizmin birçok alanında çalıştım ama daha çok seyahat yani tur organizasyonu, tur operatörlüğü ve rehberlik tarzında turizmle uğraştım. Yaklaşık üç sene öncesine kadar Van’a gelen turist çeşitliliği çok fazlaydı, öncelikle yerli turist dediğimiz yani iç piyasaya yönelik Türkiye’de sayılı olarak bilinen Joli Tur, Ani Tur gibi kitle turizmi yapan firmalar düzenli olarak, Van ve Doğu Anadolu turları yapıyorlardı. Bu şu anlama geliyordu, Türkiye’nin dört bir yanından topladıkları farklı eğitim ve ekonomik seviyeleri olan insanları bir araya toplayıp bölgemizi gezdiriyorlardı. Bu da turizmde bir sürekliliğe sebep oluyordu, iç piyasa açısından zaten bir yoğunluk vardı. Otellerin doluluk oranları artıyordu, rehberler boş kalmıyordu, restaurantlar doluyordu ve o tarz kitle turizmlerinde kültür turları kapsamında gelen turistler. Van’ a ait ve bölgemize ait bütün değerlerden istifade etmek istiyorlardı, şöyle ki! Van kilimini alabilecekleri güçleri ve o kültürleri vardı, Van gümüşü de satın alıyorlardı, Rus Pazarına gidip alışveriş de yapıyorlardı, peynirciler çarşısından otlu peynir ve bal da alıyorlardı. Dolayısıyla Van’a ait bütün değerleri tüketmeye çalışıyorlardı, bu anlamda ilimize ciddi bir katkıları oluyordu. Buna ilaveten yurt dışından gelen Amerika ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen turist grupları şehrimize geliyorlardı ve bu ciddi anlamda bir turizm çeşitliliğine sebep oluyordu. Ama maalesef son üç yılda başta güvenlik kaygısı gibi birçok sebepten dolayı artık o çeşitlilik yaşanmıyor. Dünyanın birçok yerinde güvenlik sorunu yaşandığı dönemler oluyor, bu durumlarda turizm sekteye uğrayabiliyor ama o ülkelerin ve şehirlerin yetkili organlarınca ortak bir bilinçle hareket edilip buna karşı bir mekanizma geliştiriyorlardı. Turizmin devamlılığı ve çeşitliliği için bu şart ama maalesef biz bunu yapamadık. Bölgemize turist akışının önündeki en büyük engel güvenliktir, bu sorunun aşılması durumunda Van’da tekrar turist çeşitliliği yaşanır”
“İYİ BİR TANITIM OLMALI”
Turizmin gelişmesi için ayrıca iyi bir tanıtıma da ihtiyaç duyulduğunu aktaran Demirtaş, şöyle devam etti:
“Kentin tanıtımı için sadece iç piyasada değil dış piyasada da tanıtım amaçlı reklamların yapılmasına ihtiyacı var. Kente gelen reklam paralarının doğru bir şekilde kullanılması durumunda turizme çok faydası olacak. Kendimizi ancak Van’da ifade edebiliyoruz, dışarıda doğru hedef kitlesini seçip gidip insanları buraya getirtemiyoruz. Bununla ilgili bir örnek vermek istiyorum, Kars’taki turizm çeşitliliği o kadar çok arttı ki, hem yaz hem de kış döneminde turizm yapabilmekteler. Özellikle kış aylarında hiçbir şekilde orada otellerde boş yer bulamazsınız, dört beş ay öncesinden insanlar rezervasyon yapıyorlar. Ürün olarak sattıkları Sarıkamış’taki kayak merkezi, ilaveten kışın donduğu için Çıldır Gölü’nü satabiliyorlar, yani doğa ve kültür turizmini beraber yapıyorlar. Yazın da aynı şekilde turizm çeşitliliği orada devam etmektedir. Bizde maalesef bu durumdan istifade edebilecek tarzda bir ortak çalışma kültürü gelişmemiş, sadece kendi kendimize reklam yapıyoruz. Turizm açısından ilimizi dışarıya tanıtacak çok güzelliklerimiz var ama maalesef biz reklamı kendimize yapıyoruz. Van’ın, güzelliklerini, havasını, doğasını ve kültürünü satamıyoruz. Özellikle yeri gelmişken biz ilimizin havasını satamıyoruz, Temmuz ve Ağustos aylarında Türkiye’nin hiçbir yerinde turizm yapamazsınız ama Van’da bu aylarda çok rahat turizm pazarlayabilirsiniz, öyle bir iklime sahibiz”
“İRAN YETMEZ”
Van turizminin şu anda İran üzerinden ayakta durabildiğini ancak bunun yetmeyeceğini belirten Demirtaş, şunları kaydetti:
“Geçmiş yıllarda Van’da tur çeşitliliğini çok artırmıştık, öyle ki ‘Van’da kahvaltı’ isminde bir tur bile yapmıştık. Yani insanlar hafta sonu gelecekler kahvaltıyı yaptıktan sonra program dâhilin de gün içerisinde Akdamar Adası, Van Kalesini yani böyle sınırlı sayıda yerleri gezip hafta sonlarını değerlendirip gidiyorlardı. Bu ve benzeri, tur operatörlerine çok farklı destinasyonları sunuyorduk. Maalesef artık bu tür çalışmalarımız olmuyor, güvenlik şuan önümüzde ki en büyük engel ve biz bu engeli bir türlü aşamadık. Günü birlik bir Van turunda gezdirdiğimiz yerler, Akdamar Adası ve Kilisesi, Hoşap Kalesi, Çavuş Tepe Kalesi, Muradiye Şelalesi ve Van Kalesi. Programın sonunda Türkiye’de gün batımını en iyi izleyebileceğiniz bir yer olan Van Kalesini seçerdik. Bu klasik günü birlik bir Van turudur, biz programa Van Gölü Havzası olarak yaklaşıyoruz. Programın içerisinde Tatvan, Bitlis, Adilcevaz, Ahlat ve Erciş gibi yerleri gezdiriyorduk. Konaklama Van olmak üzere bunu en az 3 ya da 4 günlük bir program çerçevesinde yapıyorduk. Zamanla bunun sayını artırdık Başkale tarafına turlar düzenlemeye başladık, Albayrak tarafındaki peri bacalarına da turlar düzenliyorduk, sunduğumuz her programda rağbet görüyordu. Başkale istikametinde yaşadığımız bazı zorluklarda vardı, şöyle ki bu yol üzerinde insanların zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri lavabolar ve mola verebilecekleri alanlar yoktu. Biz bunları yetkili mercilere defalarca bildirdik, lakin bir çözüm üretilmemişti. Albayrak tarafında peri bacalarının olduğu alana yakın köylerde yaşayan vatandaşların yapılacak bir proje kapsamında kendi evlerini dizayn edip hizmet vermek şeklinde turizme kazandırabilirlerdi. Orada satılacak çeşitli hediyelik eşyaların yanı sıra yöresel ev yemekleri de yapılabilirlerdi. Bu tarz bir proje hem ekstra bir geçim kaynağı hem de bölgenin daha çok gelişmesine sebep olurdu. Aslında bunlar çok ciddi sosyal sorumluluk projeleridir, fakat biz bunları maalesef bir türlü yapamıyoruz ve pazarlayamıyoruz. Turizmin eski günlerine kavuşması için birlikte hareket etmek çok önemli bunun içinde Van Büyükşehir Belediyesi, Van Valiliği, Sivil Toplum dinamikleri bir araya gelecekler Van tanıtım günleri düzenleyecekler. Reklam tanıtım amaçlı gelen parayı doğru bir şekilde kullanırsak eminim ki Van’a ilgi çok daha fazla artacak, bu kapsamda Türkiye’de turizme yön veren yazarlar davet edilir, tur operatörleri davet edilir bu ve benzeri çalışmalarla eminiz ki Van turizmine rağbet daha da çok artacaktır. En önemlisi de işin ehli olan insanların sivil toplum örgütlerinin başında olması gerekiyor. İşin ehli olan yöneticilerin üretecekleri projelerle turizmin gelişimine yön verilmiş olacaktır. Son yıllarda İran piyasasına sıkışmış olan pazara zenginlik katmamız lazım, yani İranlıların yanı sıra, Amerikalı ve Avrupa’nın her ülkesinden insanların gelmesi lazım. Her ekonomik ve kültür seviyesine sahip kesimin buraya ayrı bir zenginlik kazandırmasını sağlayalım”
“BARIŞ ORTAMI ŞART”
Haldi Turizm Acentesi sahibi Murat Beyaz da, turizmin gerilemesine neden olan en önemli faktörün şiddet ortamı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Van’da ve ülkenin birçok yerinde turist var ama bu turistler küçük çaplı, Arap, İranlı ve Ortadoğu ülkelerinden gelen turistler. Son iki ya da üç yıldır biz hem Van olarak hem de ülke olarak batılı turisti alamıyoruz. Aldığımızda çok az bir sayıda, maalesef Türkiye’de kendilerini güvende hmedikleri için ve coğrafyamızda yaşanan o siyasal çalkantılar ve savaşlarda bunun tuzu biberi oldu. Türkiye’ye yabancı turist çok az sayıda geliyor, gelenlerde iş seyahatine geliyorlar. Kültürel tur anlamında çok azaldı, ‘çözüm süreci’nin bitmesiyle beraber keskin bir bıçak gibi kesildi. Ne yerli nede yabancı turist geldi, yabancı turiste bir anlam verebiliyoruz ama yerli turiste bir anlam veremiyoruz. Yerli turist dediğimiz İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir gibi illerden çözüm süreci döneminde ilimize akın, akın gelirlerdi. Öyle ki şehrin her bölgesinde onlarla karşılaşmak mümkündü. Ancak çözüm sürecinin bitmesiyle beraber bunlar da gelmez oldu. Açıklanan bir sayıya göre Akdamar adasına yapılan ziyaretçi sayısı altı ayda 60 bin kişi, o dönemler de özel günlerde günde ortalama 10 bin yerli ve yabancı turist Akdamar Adasını ziyaret ederdi. Maalesef çözüm sürecinin bitmesiyle beraber Van ve bölge turizmi bitti. O nedenle bir barış ortamı şart. Şuan yıllık olarak toplarsanız üç, beş tur arabası göremezsiniz. Bir tur organizatörü ve rehberi olarak çözüm sürecinin bitmesinden sonra artık tur düzenleyemeyecek konuma geldim, durum çok kötü bu ne kadar sürer bilemiyoruz açıkçası önümüzü göremiyoruz. Van’da yaklaşık 8 tane tur işiyle ilgilenen acente vardı, her bir acentede en az üç kişi çalışırdı. Bunun bide alt kadrosu vardı gelen turisti gezdiren araç ekibi, rehberler, gidilen restaurantlar, konaklama yapılan oteller ve diğer hizmet alanlarını hesapladığımızda bir tur aracı geldiğinde 100 kişiye direkt olarak, dolaylı olarak çok daha fazla bir kitleye getirisi oluyordu”
Kaynak: Prestij Gazetesi - M. Selim KURT