VAN STK
VAN SİVİL TOPLUM KONSEYİ BASIN BİLDİRİSİ
Bilindiği üzere hem dünya hem ülke olarak çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Dünya yeni bir siyasal türbülansa giriyor, bizler de bunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Tek kutuplu bir dünyadan yeniden iki kutuplu bir yeni dengeler düzenine geri dönüyoruz.
Küresel entegrasyon, ve aynı zamanda küresel çatışmalar hepimizi ister istemez bir birey dahi olsak bu değişiminin etkisine sokuyor. Sadece birey ve toplum olarak değil elbette ki yeni dünya düzeninde edilgen konumdan etken konumuna geçmeyi bir yol haritası olarak kabul eden bir ülke olarak da etkileniyoruz.
ABD’de Trump’ın seçilmesiyle yeni ve aslında beklenmeyen bir süreç başladı. Keza Avrupa Birliğinde birliğin geleceğini derinden etkileyecek gelişmeler olduğunu görüyoruz. Bildiğiniz gibi İngiltere birlikten ayrılma kararı aldı, Birlik ile Trump Amerikası arasında çelişkiler hızla artmaya başlarken aynı zamanda Avrupa hem dipten gelen milliyetçi bir akımın tesirine girmekte ve buna bağlı olarak da yeni bir paradigma tesis etme sürecine girmiş bulunmakta. Bu milliyetçi paradigma iki tarafı da çelişkilerine rağmen aynı noktada buluşturuyor.
Ortadoğu ise zaten hepimizin bildiği gibi küresel güçlerin planlarıyla bir savaş alanına dönüşmüş, derin bir kaosun içerisindedir.
Tarihi bilenler bunu çok kolaylıkla fark edeceklerdir ki bu tür toplumsal gelişmeler, dip dalgalar küresel türbülansların habercileri olmuştur ve dünyada her anlamda derin kırılmalar yaşanmıştır. Fransız ihtilalinden, birinci ve ikinci dünya savaşlarına ve soğuk savaş dönemine değin bütün can alıcı süreçler bu şekilde başlamıştır.
Bu noktada; yeni dünyada var olabilme ve varlığını koruyabilme adına ülkemizin de daha güçlü ve daha mukavim bir sisteme evrilmesi gerektiği muhakkaktır. Bu apaçık kendini göstermiştir.
Bu keyfi bir vaziyet değil, hayati bir zaruriyet ve güçlü bir ihtiyaçtır. Bütün dünyada kartlar yeniden karılırken, yeni bir düzen kurulmaya çalışılırken, sınırlarımızın hemen dibinde geleceğimizi derinden etkileyecek yapılanmalara gidilirken, Türkiyenin bu sürece mevcut parlamenter hükümet sistemiyle ayak uydurması kesinlikle çok zor gözükmektedir.
Evet, hepimizin gönlünden geçen elbette ki çok daha ileri bir demokrasi, çok daha standartları yüksek bir toplumsal refahtır. Ancak şunu da kabul etmek lazım ki biz Demokrasi ve refah deyince ilk akla gelen bir İsveç değiliz çünkü komşularımız da bir Norveç değildir..
90 yılı aşkın demokrasi serüvenimiz ülkemizde bir parlamenter hükümet sistemi sorunu olduğunu ortaya koymuştur.
GÜÇLÜ İCRA
Yıllarca koalisyonlarla yürütülen ve 93 yılda 65 hükümet çıkaran ülkemizde, yaşadığımız tecrübeler güçlü bir icra organının ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiştir. Türkiye bu konuda çok acı tecrübelere sahip bir ülkedir. Ve görülmüştür ki parlamenter sistemde tek başına iktidar dönemleri her zaman istikrar, büyüme ve refah getirmişken koalisyonlar bu ülkeye de millete de büyük zamanlar kaybettirmiştir. Türkiyenin hızla değişen bu dünya şartlarında hızlı hareket eden, etkin, süratli karar veren ve icra eden bir hükümet sistemine ihtiyacı vardır.
GÜÇLÜ YASAMA
Mevcut sistemde Yasama esasında Yürütmenin gölgesi altında çalışmaktadır. Tek başına da olsa koalisyonda olsa Hükümetin istemediği hiçbir yasa meclisten geçememektedir. Bu haliyle Meclisin denetleme gibi bir gerçekliği esasında yoktur. Denetleme gücü yüksek ve Yürütme erkinden bağımsız bir Yasama’ya demokrasinin kaçınılmaz bir gereği olarak ihtiyaç vardır. Temel paradigma erklerin eşit güçte olması gerekirken bu durum bu değişiklikle doğru bir zemine evrilecektir.
TARAFSIZ YARGI
Yargının bağımsızlık vurgusu kadar tarafsızlığı da önemlidir. Yeni sistemde bağımsız yargı ifadesi yeterli görülmeyip bağımsız ve tarafsız yargı ifadesi getirilerek esasında önemli bir paradigma değişikliğine gidilmiş, demokrasinin gereği yerine getirilmiştir.Özellikle bölgemizde acısının derinden yaşandığı, askeri mahkemelerin kapatılması ve yargının tamamen sivilleştirilmesi hukuk devleti açısından önemli bir adımdır. Ve yapılan düzenlemelerle son dönemde çok açık örneğini gördüğümüz FETÖ örneğinde yaşadığımız gibi bazı zümrelerin, nifak merkezlerinin yargıyı etkisi altına almasının, yargının vesayet odaklarına teslim edilmesinin önüne geçilmiştir.
TOPLUMSAL MUTABAKAT:
Yeni seçim sistemi Toplumsal mutabakat kültürünün gelişimine de katkı sunacaktır. İnsanlar asgari müştereklerde bir araya gelecek, millet mutabakatı vekilleri aracılığıyla değil bizzat kendi iradesiyle sandıkta şekillendirecektir. Nihayetinde ülkeyi yönetecek olanlar toplumun en az %51 ini ikna etmek, uzlaşmak ve toplumsal bir mutabakata varacaklardır..
YENİ ANAYASAYA KAPI:
Bilinmesi gerekir ki bu bir yeni anayasa oylaması değildir. Mevcut anayasa içinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini merkez alan bir kısmi değişimdir. Referandumdan sonra yeni sisteme entegrasyon sağlamak üzere pek çok alanda yasal düzenlemeler yapılacak, erkler ayrılığı üzerine şekillenmiş, daha güçlü bir demokrasi tabanlı pek çok yasal mevzuat değişiklikleri görülecektir.
Bunun dışındaki değişiklikler ise, yasamanın 550 kişiden değil 600 kişiden oluşması, seçilme yaşının seçme yaşına denk getirilmesi, yürütme ve yasamanın aynı günde halk tarafından şekillenecek olması, Cumhurbaşkanı seçilme kriterlerinin belirtilmesi bu taslakta halkımızın onayına sunulmuştur.