VAN JEOTERMAL SERACILIKTA ÖNEMLİ BİR ÜS OLABİLİR!
Birkaç yıl önce pandemi ile birlikte yaşanan gıda krizi, geçtiğimiz yıldan bu yana da dünya genelindeki enflasyon, enerji ve akaryakıt krizleri sonrası gıda ürünleri, sebze-meyve ve tahıl üretimi en önemli üretim alanlarının başında gelmeye başladı. Tarım ve hayvancılığın önemini bir kez daha kanıtlayan gelişmeler sonrası üretime dair teşvik ve desteklerin sayısı artırılmaya çalışılırken, Türkiye bir kez daha kendine yetebilen ülkelerden birisi olmak için çalışmaya başladı. Bu anlamda birçok kaynakla birlikte jeotermal kaynakların da kullanıldığı ülkede jeotermal seracılık da yaygınlaşırken gözler zengin kaynaklara sahip Van’a çevrildi. Çaldıran’da denenen ve çok büyük başarılara imza atarak büyük bir üretim ağına sahip olan jeotermal seracılık konusunda Van önemli bir üretim üssü olma potansiyeline sahipken bu üretimin yaygınlaşması bir kez daha gündeme geldi. Kentin birçok noktasında kurulabilecek jeotermal seracılık konusu kentin güneş enerjisinde olduğu gibi önemli zenginliklerinden birisi olurken Şehrivan’a konuşan Çaldıran’daki projenin koordinatörü Ziraat Mühendisi Yusuf Taşkın, Van’ın başka ilçelerinde de jeotermal seraların kurulabileceğini dile getirdi.
ÜRETİMİN YENİ GÖZDESİ JEOTERMAL SERACILIK
Jeotermal enerji konusunda öncü ülkelerden biri olan Türkiye, dünyada jeotermali kullanan ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Elektrik üretimi, termal turizm, konut ısıtması, yaş meyve-sebze kurutma ve tatlı su balıkçılığının yanında seralarda da kullanılabilen jeotermal kaynaklar, enerji ihtiyacının karşılanmasına ve ekonomik büyümeye katkı sağlıyor. Jeotermal enerji sayesinde iklim özellikleri kısmen kontrol altına alınarak seracılık, kıyıdan uzak iç kesimlerde de yapılabiliyor. Jeotermal enerjinin tarımsal üretim alanlarında kullanılması, bitkinin ihtiyaç duyduğu sıcaklığı sağlamasının yanı sıra, aşırı sıcak dönemler hariç, kesintiye uğramadan yılın her döneminde üretim yapılabilmesine olanak sağlıyor. Fosil yakıtlardan arındırılmış, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla birlikte üretim yapan seraların, gıda güvenliği açısından öneminin her geçen gün artıyor.
VAN’IN BİRÇOK İLÇESİNDE KURULABİLİR
Dünyada ve Türkiye’de hızla yaygınlaşan jeotermal seracılık, 2002 yılından bu yana yüzde 400 büyüme gösterirken, Türkiye’nin en soğuk yerleşim yerlerinden olan Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı Ayrancılar mevkiinde, 2016'da 34 bin metrekare alana kurulan jeotermal seralarda, dondurucu soğuklara rağmen domates yetiştiriliyor. Üretilen domatesler Türkiye’nin ve Van’ın birçok yerine satılırken, Van’da başka yerlerde jeotermal seralarının olmaması gözlerden kaçmıyor.
TAŞKIN: YILIN HER DÖNEMİNDE ÜRETİM YAPABİLİYORSUNUZ
Jeotermal seracılıkla ilgili Şehrivan’a konuşan Çaldıran’daki projenin koordinatörü Ziraat Mühendisi Yusuf Taşkın, Van’ın başka ilçelerinde de jeotermal seraların kurulabileceğini dile getirdi. Jeotermal seraların önemine değinerek sözlerine başlayan Ziraat Mühendisi Yusuf Taşkın şunları söyledi: “Yılın her döneminde üretim yapabilirsiniz. Tarla üretiminin olmadığı dönemlerde, ısıtmasız seraların üretim yapamadığı dönemde de jeotermal seracılıkla üretim yapabilirsiniz. Topraklı ve topraksız teknolojik sistemlerde daha yüksek verim alıyorsunuz. Daha ekonomik de oluyor. Daha kaliteli ürünler elde ediyorsunuz. Yılın her döneminde üretim yapabiliyorsunuz.”
“TÜRKİYE SERACILIKTA ÇOK İYİ BİR NOKTADA”
Taşkın, Türkiye’nin jeotermal seracılıkta dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğunu belirterek, “Türkiye seracılıkta çok iyi bir noktadadır. Dünyada en iyi yerlerdedir. 750 bin dönüme yakın örtü altı tarlamız var bizim. Amatör seralar vs. Bütün örtü altı tarlaları 750 bin civarıdır. Teknolojik sistem jeotermalle ısıtılan teknolojik seraların sayısı ise 5 bin dönümü buldu. Bir taraftan 5 bin dönüm, bir taraftan ise 750 bin dönüm. Yeni yeni yaygınlaşıyor. Jeotermal seracılık, Türkiye’de son 10 yıldır daha da yaygınlaşmaya başladı. Bunlar çok iyi olan teknolojik sistemlerdir. Özellikle jeotermal kaynakların olduğu yerlerde bu iyi bir dereceye gelebilir. Örneğin, şu an İzmir’de, Afyon Sandıklı’da, Eskişehir’de, Şanlıurfa’da yaygınlaşmaya başladı. Ağrı Diyadin’de başlangıçları yapıldı. Buralarda jeotermal seracılık yaygınlaşmaya başladı. Bu 5 bin dönüme çıktı” diye aktardı.
TAŞKIN: JEOTERMAL SERACILIĞI YAYGINLAŞTIRMA HEDEFİ VE POLİTİKASI VAR
Taşkın, “Bakanlığın da özellikle jeotermal kaynakların olduğu bölgelerde jeotermal seracılığı yaygınlaştırma hedefi ve politikası var. Bu organize sera bölgelerinde yaygınlaştırma hedefleri var. Birkaç bölgede organize sera bölgeleri de kuruldu. Altyapısını kamu yapacak bunların, üstyapısını yatırımcılar yapacak” dedi.
“EĞER UCUZ ENERJİ KAYNAĞINIZ YOKSA FOSİL YAKITLAR DA KURTARMAZ”
Çaldıran’daki jeotermal seraya da değinen Taşkın, “Çaldıran ülkemizin en soğuk ilçesi. Seracılığın en önemli iki kısıdı var. Birincisi soğuk yerlerde ısıtma yapamadığınız için üretim yapamıyorsunuz. Eğer ucuz enerji kaynağınız yoksa fosil yakıtlar da kurtarmaz. Dolayısıyla Doğu Anadolu Bölgesindeki illerde kışın üretim yapılamıyor. Antalya gibi bölgelerde kışın üretime devam ediliyor ama orada da ürün kaybı çok oluyor. Oran düşüyor ve verim kaybı oluyor, kalite bozuluyor. Bir kısıdı ısıtmadır. İkincisi de soğutmadır. Bu bölgeler kışın soğuktan dolayı üretim yapamazken yazın da 3 ay ara veriyorlar aşırı sıcaklardan dolayı” ifadelerini kullandı.
TAŞKIN: ÇALDIRAN’DA YAZIN ÇOK SICAK GEÇMEDİĞİ İÇİN ÜRETİM YAPILABİLİYOR
Taşkın, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim seraların yüzde 80’i 3 ildedir; Antalya, Mersin ve Adana. Buraların ana problemi yazın üretim yapamıyorlar. Yüksek sıcaklardan dolayı üretim yapamıyorlar. Çaldıran gibi yüksek kesimler yazın aşırı sıcak geçmediği için yazın da üretim yapabiliyorlar. Çaldıran, Türkiye’nin en soğuk yeri. Soğuk dönemde jeotermalle ısıtma yapabiliyorsunuz, problem olmuyor. Yazın da aşırı sıcak olmadığı için sıcakta da üretim yapabiliyorlar. Yayladır ve çok aşırı sıcak geçmiyor. Bu önemli bir avantaj oluyor. Çaldıran’ın birinci avantajı budur. İkinci bir avantaj da kışın kar düştüğünde ışık da karın beyazlığından dolayı geri ısıtma yapar ve ışığı geri yansıtır. Dolayısıyla ışık demek kalite, tat ve aroma demektir. Verim demektir. Global radyasyon değeri Van’da çok iyi. Dolayısıyla güzel bir ışık olduğu için tat, aroma, kalite çok daha üst derecede olabiliyor.”
“VAN’IN BAŞKA YERLERİNE DE SERALAR KURULURSA ÇOK İYİ OLUR”
Van’da başka yerlerde de jeotermal seracılığın kurulabileceğini dile getiren Taşkın, “Van’da 7 jeotermal kaynak var. Jeotermal kaynakların olduğu bütün yerlerde jeotermal seracılık yapılabilir. Van’ın başka yerlerde yapılırsa çok iyi olur. Bireysel veya şirketler tarafından yapılması zor oldu. Altyapısı, enerji yatırımları ve jeotermal enerji yönetimi kamu tarafından yapılırsa, yatırımcı sadece üstyapıyı yapılırsa iyi olur. Bu işleri kamunun bir kurumu yaparsa olabilir. Van Valiliğinin ve DAKA’nın Erciş’te Organize Sera Bölgesi kurma gibi bir girişimi var. İşin başındalar şu an ama biraz yavaş ilerliyor. Keşke hızlı ilerlese. Van’da yapılabilir ama altyapısı kamu tarafından yapılırsa olabilir. Çaldıran’da, Erciş’te kurulabilir. Erciş hem büyük bir ilçe hem de jeotermal kaynak bulunursa Erciş’te yapılabilir. Bu yatırımlar maliyetli yatırımlar olduğu için çok uzak yerlere yapılamaz. O yüzden merkeze yakın yerlerde yapılabilir. Özalp’ın Çaybağı Köyünde de bir girişim var. Orası da bir yatırıma dönüşebilir. Yapılabilir am çok büyütülmez. 20-30-40 dönümde yapılabilir ama bin dönüm yapılamaz” dedi.
JEOTERMAL KAYNAKLAR SADECE GELİŞTİRİRSEK İL İÇİN FAYDASI BÜYÜK OLUR
Taşkın, jeotermal kaynakların geliştirilmesiyle bunun kente sağlayacağını vurgulayarak, “Jeotermal işi bilgi ve donanım işidir. Çok iyi araştırılması gereken bir konudur. Bilgi işidir. Bu bölgede doğal kaynaklarımızı henüz değerlendiremedik. Bunu ekonomiye dönüştürecek iyi bir akıl lazım. Organizasyon kapasitesi gerekiyor. Organizasyon becerisi paradan daha önemli. Bunu geliştirirsek il uçar. Jeotermal kaynaklar sadece geliştirirsek il için faydası büyük olur. Sayın valimiz jeotermal seracılığı yaygınlaştıracağını söylüyor. Desteği de tam. İlin doğal kaynaklarını ekonomiye kazandıracak bir organizasyon gelişirse Van’da başka bir şeye de gerek kalmaz” diye belirtti.
“SERACILIK GELİŞİRSE BU KENTE BÜYÜK KATKI SAĞLAR”
Seracılığın gelişmesiyle neler olacağına da değinen Taşkın sözlerini şöyle tamamladı: “Seracılık gelişirse bu kente büyük katkı sağlar. Dışardan ürün getirmek lojistik maliyetler açısından dezavantajlı olmaya başladı. Şehirlerin ihtiyacı olan gıdaları şehirlerde üretmek yeni ulusal politika oldu. Şehirleri besleyecek gıdaları şehirlerin kenarında çevresinde üretmek gerekiyor. Bu özellikle sebzecilikte çok önemli.”